Antakya’da Mutlaka Ziyaret Etmeniz Gereken Tarihi Yerler


Antakya’da Mutlaka Ziyaret Etmeniz Gereken Tarihi Yerler

Antakya, Hatay’ın en merkezi ve en önemli ilçesi olarak misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. İlçe, özellikle tarihi açıdan son derece önemli bir yere sahiptir. 2300 yılı aşkın bir geçmişe sahip olan ve M.Ö. 8000’lerde bile yerleşimin olduğu bilinen ilçelerden olan Antakya, Türkiye’nin de en eski yerleşim yerlerinden biridir. Yavuz Sultan Selim’in gerçekleştirdiği Mısır Seferi ile birlikte Osmanlı Devleti’nin topraklarına katılan Antakya, Hatay’ın il olması ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihi en zengin ilçelerinden biri haline gelmiştir.

Antakya ilçesi içerisinde Romalılardan, Osmanlılardan ve daha eski Antik dönemlerden kalan pek çok farklı tarihi yapı yer almaktadır. İlçede yer alan tarihi yapıların çoğu bugüne kadar gelebilmiş olsa da zarar görmüş ve restore edilmiş pek çok yapı da bulunmaktadır. Antakya ilçe sınırları içerisinde bulunan bu tarihi eserleri görebilmek de oldukça kolaydır. İlçenin gelişmiş ulaşım ağı sayesinde rahatlıkla hem günübirlik gezilerinizde hem de uzun soluklu Antakya tatillerinizde tarihi eserlerin tümünü gezebilirsiniz. İlçede yer alan Antakya Kalesi, Ulu Camii, Habib – i Neccar Camii ve Saint Pierre Kilisesi, en önemli tarihi yapılar olarak karşımıza çıkıyor. Antakya ziyaretinizde sizler de tüm bu yapıları gezip görebilme şansına sahipsiniz.

Antakya Kalesi

Antakya’nın ilçe merkezine 3 km uzaklıkta, Habib Neccar Dağı’nın yamaçlarında bulunan Antakya Kalesi, şehrin en eski tarihi yapılarından biridir. Antakya Kalesi’ni ziyaret etmek için ilçe merkezinden kalkan otobüs ve minibüsleri kullanabilir veya özel taksi hizmeti ile kısa sürede kaleye varabilirsiniz.

M.Ö. 300 yıllarında yapıldığı bilinen bu kale, Büyük İskender’in generallerinden biri olan Seleucos 1. Nikator tarafından kurulmuştur. Dünyanın önemli yapıları arasında bulunan ve Seleukoslar, Romalıkar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi devletler tarafından kullanılan bu kalenin 12 kilometre uzunluğunda olduğu araştırmacılar tarafından saptanmıştır.

Yaşanan pek çok deprem ve savaşın ardından önemli derecede harap olan ve günümüze yalnızca bir bölümü ulaşabilmiş olan Antakya Kalesi’nin bugünlerde ziyaret edilebilen bölümü, M.S. 6. yüzyılda Bizans İmparatorlarından biri olan Justianus tarafından inşa ettirilmiştir. Kalenin yalnızca Habib – i Neccar Dağı üzerindeki bölümleri kalmış olsa da tarihi ile Türkiye’nin ve dünyanın en önemli yapıları arasında bulunmaktadır.

Hatay'ın nüfus bakımından en büyük ilçesi Antakya'da tatilinizi planlamak için Antakya Otelleri sayfamızdaki otellere göz atabilirsiniz.

Ulu Camii

Antakya’da yer alan ve Hatay’ın en önemli camisi olarak görülen Ulu Cami, ilçenin merkezinde bulunmaktadır. Antakya ilçe merkezindeyken yürüyerek dahi Uzun Çarşı Caddesi’ndeki Ulu Camii’ye gidebilirsiniz.

Duvarlarında altın harfler ile yazılmış ayetlerin bulunduğu, içine kıymetli halıların yer aldığı Ulu Camii, Antakya ve Hatay’ın en eski camisi olma özelliğini taşımaktadır. 16. yüzyılda yapıldığı düşünülen bu caminin mimarisinde Selçuklu tarzının önemli etkisi vardır. Düz çatılı olan ve tarihi önemi ile dikkat çeken Ulu Camii, Osmanlı döneminde de birkaç kez onarım görmüş bir yapıdır.

1872 depreminden sonra da onarılan bu camide yer alan bir kitabede bu onarımın 1874 yılında yapıldığı yazılmıştır. Antakya’nın ve Hatay’ın en önemli tarihi eserlerinden biri haline gelmiş olan Ulu Camii, ilçeyi ziyaretinizde mutlaka görmeniz gereken yerlerden biridir.

Habib – i Neccar Camii

Antakya’nın merkezinde yer alan ve ilçenin en önemli tarihi yapılarından biri olan Habib – i Neccar Camii, ilçeyi ziyaretinizde mutlaka görmeniz gereken yapılardandır. İlçe merkezindeyken Kurtuluş Caddesi’nde yer alan camiye yürüyerek veya toplu taşıma araçları ile birlikte gidilebilmesi mümkündür.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk camisi olma özelliğini gösteren Habib – i Neccar Camii, Antakya 638 yılında Müslüman Araplarca alındığında yaptırılmıştır. Camiye ismini veren hikâye, Kur’an-ı Kerim’deki Yasin Suresi’nde geçmektedir. Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını vermiş olan bir Antakyalının adını taşıyan Habib – i Neccar Camii, ilçenin önemli yapıları arasındadır.

Memlük Hükümdarı Baybars tarafından eski bir tapınağın yerine inşa edildiği bilinen bu yapının kuzeydoğu bölümünde, yerin tam 4 metre altında Habib Neccar ve Şem’un Safa’nın türbeleri yer almaktadır. Giriş bölümünde yer alan türbeler ise Yuhanna ve Pavlos’a aittir. Etrafı medrese odaları ile çevrilmiş olan bu yapının avlusunda yer alan şadırvan, 19. yüzyılda yapılmıştır.

Saint Pierre Kilisesi

Antakya – Reyhanlı yolu üzerinde yer alan ve ilçeye 2 kilometre uzaklıkta bulunan Saint Pierre Kilisesi, dünya tarihi için son derece önemli bir yerdir. Bu kiliseye gitmek için ilçe merkezinden kalkan otobüs ve minibüsleri tercih edebilir veya özel taksi hizmeti ile kısa sürede bu tarihi yapıyı ziyaret edebilirsiniz.

Habib – i Neccar Dağı’nın yakınlarında yer alan Saint Pierre Kilisesi, doğal bir mağaradır ve yapılan eklemeler ile bir kiliseye dönüştürülmüştür. İsa’nın 12 havarisinden biri olan Aziz Petrus’un ilk vaaz verdiği yer olduğuna inanılan bu kilise’de cemaatin ilk kez Hıristiyan adını kullandığına inanılmaktadır.

Hristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinen ve bu yüzden de dünya tarihine yön veren yerlerden biri olan Saint Pierre Kilisesi, Roma Devleti tarafından Hıristiyanlığın resmi din olarak kabul edilmesi ile birlikte bir kilise haline getirilmiştir. Katolik inancının dünyaya yayılmasındaki en önemli yerlerden biri olan St. Pierre Kilisesi, Aziz Petrus’un ilk Papa olarak ilan edilmesi ile birlikte daha da önem kazanmıştır. Ayrıca bu kilise, 1983 senesinde Papa VI. Paul tarafından Hıristiyanlar için Hac yeri olarak ilan edilmiştir.

Haron Cehennem Kayıkçısı

Antakya bölgesinin en ilginç doğal güzelliklerinden biri olan Haron Cehennem Kayıkçısı, St. Pierre Kilisesi’ne yani Antakya – Reyhanlı yoluna 10 dakika mesafededir. İlçeden kalkan otobüs ve minibüs seçeneklerinin yanı sıra özel taksi hizmeti ile de bu doğal güzelliği görebilirsiniz.

Haron Cehennem Kayıkçısı, Helenistik dönemden kalan bir kaya kabartması eseridir. Devasa kayaların yontulması ile birlikte bir eser elde edilmiştir ve bu esere mitolojide “Cehennem Kayıkçısı” ismi verilmiştir.

1. yüzyılda İmparator Antiochus IV döneminde bölgede yayılan veba salgınını durdurması için ilahlar adına yontulmaya başlanan bu kabartmanın yapımı, salgın sona erince yarıda bırakılmıştır. Etrafındaki yeşillik bölge ve yüzlerce yıllık tarihi ile görmeniz gereken doğal güzelliklerden biri olarak Haron Cehennem Kayıkçısı da Antakya ilçesi içerisinde yer almaktadır.

Hatay’ın portakal ve limon kokularıyla çevrili ilçesi Antakya’nın tarihi ve turistik duraklarını yerinde göreceğiniz ve konforlu bir tatil planı yapmak için Antakya Otelleri sayfamızı inceleyebilirsiniz.

İnternet sitemizin doğru biçimde çalışması için zorunlu olan çerezler kullanılmaktadır. Reklam/pazarlama, performans/analitik çerezleri ise üçüncü taraf çerezler olup ancak açık rıza vermeniz halinde kullanılabilecektir.Çerezler aracılığıyla kişisel verilerinizin işlenmesi hakkında detaylı bilgiye "Çerez Aydınlatma Metni"nden ulaşabilirsiniz.Tüm çerezlerin kullanımına ve üçüncü taraf çerezler aracılığıyla toplanan kişisel verilerin yurt dışına aktarılmasına onay vermek için "Tümünü Kabul et" e, zorunlu olmayan çerezleri reddetmek için "Tümünü Reddet"e tıklayabilir ya da çerezlere ilişkin tercihlerinizi Çerez Tercihleri seçeneğinden yönetebilirsiniz.